16 Mayıs 2011 Pazartesi

Dümenci Taksici


Uzun süredir yazmıyordum, ayrı kalmıştık seninle ey okur. Neyse ki dün İstanbul'dan döndüm ve şimdi de gecenin 5'inde bir yazıyla karşınızdayım.
İstanbul'dan döndüğümde mutlaka bir malzeme oluyor elimde yazmak için. Bu kez malzeme takside geldi...
Bir medikal görüntüleme merkezinde kemik sintigrafisi çektirdikten sonra taksiye bindik. Taksici arabayı hareket ettirir ettirmez bir "Bismil" çekti. Nedir "Bismil"?
Bismil; "Bismillahirrahmanirrahim, Bismillah, Bismil ve Bis kardeşler"in 3.südür. Kişi önceleri Bismillahirrahmanirrahim çeker bir işe girişirken, zamanla bunu Bismillah, Bismil derken Bis'e kadar kısaltır.
Neyse... İlk "Bismil"i çekti, sürmeye başladı. Bir viraja geldik, bir Bismil daha, öteki viraja geldik bir Bismil daha derken baktım adam taksi her durakladığında, her viraj alındığında falan "Bismil"liyor. Arada da böyle sıkıntılı sıkıntılı sesler çıkarıyor...
Böyle devam ederken telefonu çaldı taksicinin ve aşağı yukarı şöyle şeyler söyledi; "Abla nerdesin sen?Neden ağlıyorsun sen abla? Ağlama abla. Yok abla bende de yok ki. Allah büyüktür abla. Anlıyorum da abla ben de arabanın masrafını çıkaramıyorum bile, cebimde kuruş yok. Allah'ım şahidim ki yok abla bende de para. Düşmez kalkmaz bir Allah be abla...
Sonra kapadı telefonu. Sıkıntılı sıkıntılı sesler çıkarıp, içinde bol bol "Allah" geçen bir şeyler söylendikten sonra telefonla birini aradı (Ya da aramış gibi yaptı). Bu kez de yine aşağı yukarı şöyle şeyler söyledi; ""Bilmemkim" Abi ya "bilmemkim" ablam aradı, çocuklar aç diyor abi ya. Benden para istedi de bende de yok Allah şahidim olsun ki abi. Abi sen çıkar "bilmemkim" ablama 50 lira ver, ben akşam sana çıkarıp vericem. Öyle de abi düşmez kalkmaz bir Allah be abi. Allah büyüktür be abi. Yazık o çocuklara da be abi. İşte ver sen şimdi ona bir 50 lira abi, ben akşam vericem sana yemin billah abi."
Kapadı telefonu ve ağlamaklı bazı sesler çıkarmaya çalıştı bir süre. Sonra yine "Allah büyüktür, düşmez kalkmaz bir Allah'tır vb şeyler söylenmeye başladı. Annem de sordu "Ne oldu sorun ne?" falan diye. "Ya abla bunlar yetim. İşte biz yardım etmeye çalışıyoruz da bizde de yok ki abla." dedi.
Sonra adamın kendini kasarak çıkardığı çok belli olan ağlamaklı sesler eşliğinde gideceğimiz yere varıp indik taksiden.
Bu olayı yazdım çünkü büyük ihtimalle bir dümendi tüm o telefon konuşmaları falan. "Medikal görüntüleme merkezinden çıkanlar hasta olduğundan falan duygusaldır şu sıralar. Acıyıp da 20 kağıt verirler..." diye düşünülerek hazırlanmış ve önceden oturup üzerine kafa yorulmuş bir dümen.
Şimdi belki diyeceksiniz "Ya dümen değilse? Ya gerçekse o telefon konuşmaları?"; Hiç sanmıyorum. Orada olsaydınız siz de benim gibi düşünürdünüz.
Ha neredeyse unutuyordum; Bu STV'nin dandik kısa filmlerinden fırlamış gibi 3 cümlesinden birinde mutlaka "Allah" geçen adamın telefon melodisi John Carpenter'ın The End şarkısıydı. Bilmeyenler için; Bu şarkı Banu Alkan'ın tecavüze uğradığı film sahneleriyle özdeşleşmiştir. Hani dırı dırı dını dını dınıt diye bir şarkı, hatırlamadınız mı? Youtube'dan dinleyin hatırlarsınız...
Sonuç olarak; Cinlik, piçlik, puştluk yapan çok memlekette. Duygusal davranmayın anacım...
SON
Hemen blogumda bu konuyla ilgili bir yazımı kopyala/yapıştır yapayım :D
http://hayvanyasar.blogspot.com/2011/05/destan-filmleri.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder